29 Aralık 2011 Perşembe

EN GÜZEL 10 FUTBOL REKLAMI

Geçen gün bir dostumun evinde futbol ile alakalı en güzel reklamın hangisi olduğuna dair bir tartışma başladı. Malumunuz bizim ülkemizde futbol ile alakalı pek reklam oynatılmaz televizyon kanallarında. İş böyle olunca tek tek bütün dünya televizyonlarında gösterilen futbol reklamlarını taradık ve böyle bir liste hazırladık.

Gözümüzden kaçan reklamlar elbette vardır bu kusurumuz için şimdiden özür dileriz...

1.

2.

3.

4.

5.

6.

7.

8.

9.

10.







Sir Alex Ferguson'un 25 yılı

Sir Alex Ferguson'un Manchester United takımının başında bulunduğu 25 senenin kısa bir özetini sunan 3 dakikalık bir sunu..

Keyifli izlemeler... 

27 Aralık 2011 Salı

20 Efsane Maç

Her kulübün ve her taraftarın kendine özel efsaneleşmiş maçları vardır. Bazen kümede kalmanızı sağlayan bazen şampiyonluğu getiren önemli maçlar... 

Biz bu başlık altında olabildiğince genel bir liste hazırlamaya çalıştık. Bütün futbol sevenlerin altına imzasını atacağı bir liste hazırlamak için yaklaşık iki haftalık ağır bir çalışmanın sonuncunda bu listeyi sizlerle paylaşıyoruz.

1-Liverpool: 3 (p:3) Milan: 3 (p:2) (2005 Şampiyonlar Ligi )
2-Manchester United: 2 Bayern Münih: 1 (1999 Şampiyonlar Ligi)
3-Türkiye: 1 (p:4) Hırvatistan: 1 (p:2) ( Euro 2008)
4-Porto:2 Bayern Münih:1 (1987)
5-Benfica: 5 Real Madrid: 3 (1962 Şampiyonlar Ligi) 
6-Galatasaray: 3 AC Milan: 2 (1999 Şampiyonlar Ligi)
7-Napoli: 1 Valencia: 0 (1992 UEFA Kupası)
8-Sheffield Wednesday: 2 Manchester United: 0 (1998 Premier Lig)
9-Liverpool:3 Borussia Monchengladbach:1 (1977 Şampiyonlar Ligi)
10-Almanya: 3 Macaristan: 2 (1954 Dünya Kupası)
11-Real Madrid: 3 Barcelona: 3 (1969 La Liga)
12-Milan: 4 Barcelona: 0 (1994 Şampiyonlar Ligi)
13-Türkiye: 3 Çek Cumhuriyeti: 2 ( Euro 2008)
14-Kolombiya: 1 Meksika: 0 (2001 Copa Amerika)
15-Everton: 3 Burnley: 3 (1923 Premier Lig)
16-Partizan Belgrade: 1 Inter Milan: 1 (1990 UEFA Kupası)
17-Boca Junior: 0 River Plate: 1 (2004 Premier Lig Clausura)
18-Lille: 4  Marsilya: 5 (2011 Fransa Süper Kupası)
19-Kamerun: 1 Arjantin: 0  (1990 Dünya Kupası) 
20-Panionios: 2 Bordeaux: 3 (2007 UEFA Kupası)

26 Aralık 2011 Pazartesi

3 dk yeter mi?.

Manchester United ile Bayern Münih arasında 1999 senesinde oynanan Şampiyonlar Ligi Final maçının son üç dakikasını izleyebileceğiniz bir video. Maçın bitimine üç dakika kala Bayern Münih Manchester karşısında 1-0'lık skoru korumaya çalışır İngilizler için her şey bitti denirken bir mucize gerçekleşir...

Uzun şortun mucidi: Daniel Amokachi

Sadece Beşiktaşlıların değil bütün futbol sevenlerin hafızasında hoş anıları olan bir isimdir Amokachi. Sempatik tavırları, savaşçı ruhu, ilginç gol sevinçleri sayesinde Amokachi bir anda Türk seyircilerinin sevgilisi haline geldi. Peki ama kimdir bu sempatik futbolcu? Futbola nasıl başlamıştır? İşte bugüne kadar hiç yazılmamış yönleri ile Amokachi biyografisi..

1989 senesinde Ranchers Bees takımı ile 3 senelik bir kontrat imzalayarak profesyonel futbola ilk adımını atan Amokachi daha ilk senesinde Batı Afrika Kulüp Şampiyonasında şampiyonluk yaşadı. Turnuvada attığı 6 golün yanı sıra sergilediği futbol sayesinde turnuvanın "En İyi Genç Futbolcu" ödülünü kazandı. Gösterdiği bu performans ile Afrika'nın bir çok takımının ilgi alanına girdi. Turnuvanın hemen sonunda Güney Afrka'nın Orlando Pirates FC takımından bir teklif aldı ama Ranchers Bees takımı ile anlaşamadıkları için bu transfer girişimi başarısızlık ile sonuçlandı. Bu anlaşmazlığın en büyük sebebi olarak Ranchers Bees takımının Belçika Liginde mücadele eden Club Brugge takımı ile çok daha yüksek bir bedele anlaşmış olması dönemin Ranchers Bees teknik direktörü Anyemgu Bae tarafından itiraf edilmişti. Club Brugge takımı yöneticileri turnuva boyunca Amokachi'yi izlemiş ve turnuva devam ederken transferi halletmişlerdi fakat önemli bir sorun vardı. Amokachi o dönemde Nijerya hükümetinin yurt dışına çıkış için koyduğu yaş sınırının altında kalmasından dolayı yeni takımına katılmak için bir sene beklemek zorundaydı. Belçika ekibi bir senelik ertelemeyi kabul etti ve oyuncunun bir sene boyunca alacağı bütün maaşı kendilerinin ödeyeceğini duyurmuştu. 

Amokachi Avrupa seferini bir sene ertelerken Nijerya Milli Takımı için başarısızlıklar ardı ardına geliyordu. Alınan başarısız sonuçların sonunda teknik direktörün görevine son verilip yerine Vitesse takımının efsaneleri arasında yer alan Clemens Westerhof isimli Hollandalı teknik direktör getiriliyordu. Westerhof bütün Nijerya takımlarının maçlarını mümkün olduğu derecede statlarda izleyerek büyük bir Milli Takım havuzu oluşturdu. Daha sonra bu havuza dahil ettiği bütün futbolcular ile tek tek görüşerek kişiliklerine dair raporlar hazırladı. Westerhof Milli Takım oluştururken genç çalışkan ve disiplinli oyunculara öncelik verdi. Milli takımı neredeyse baştan kuran Hollandalının elindeki en önemli iki oyuncudan birisi Amokachi'ydi. Diğeri ise yine Amokachi gibi bir dönem Beşiktaş forması giyen Christopher Nusa Ohenhen'di- 

Yıllar 1990'ı gösterdiğinde bir sene gecikmeli de olsa Amokachi Club Brugge takımına katılıyordu. Genç futbolcu Belçika'ya alışmakta bir sorun yaşamadı ve Club Brugge A2 takımında ilk senesinde çıktığı 28 maçta 18 gol atarak dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. A takımla sadece 3 maça çıkan Amokachi bunun dışında çıktığı 5 kupa maçında bir gol atmayı başaracaktı. Belçika Kupasında Çeyrek Final maçında SK Beveren ile oynanan maçın 68.dk'sında attığı gol ile turu getiren Amokachi Brugge taraftarının gönlüne girmeyi başarıyordu. Aynı dönemde Nijerya Milli Takımı ile de başarılı bir dönem yaşıyordu. Wasterhof Amokachi'ye olan güvenini henüz 17 yaşında gencecik bir futbolcu olan Amokachi'yi Afrika Uluslar Kupası kadrosuna dahl ederek gösterdi. Turnuvada oynanan maçların büyük çoğunluğunda ilk onbirde forma giymesi ise onun için bulunmaz bir fırsat olmuştu.Sezon sonunda Brugge takımında teknik direktör değişikliği yaşanıyor ve Hugo Bross takımın başına getiriliyordu. Bross'un forvet hattında aradığı en önemli özellik olan hızı fazlasıyla bünyesinde barındıran Amokachi bir anda ilk onbirin değişmezi haline geliyor ve 26 maçta attığı 12 gol ile takımın en golcü ikinci oyuncu oluyordu. Amokachi Kupa Galipleri Kupası'nda çıktığı iki maç ile kendisini Avrupa'ya da tanıtmaya başlıyordu. O sezon Brugge tarihinin ilk Lig şampiyonluğunu yaşarken Amokachi "En Başarılı Yabancı Oyuncu" ve "Siyah Krampon" ödüllerini kazanıyordu. 

Bir sonraki sezonda UEFA Şampiyonlar Ligi'nde forma giyme şansı yakalayan Amokachi gruplara kalan takımının bütün maçlarında forma giydi ve Avrupa Kupalarındaki ilk golünü de bu sene içerisinde attı. -Eleme maçlarında CSKA Moskova takımına- Brugge ligi üçüncü bitirirken Belçika kupasında da çeyrek finalede elendi. Amokachi ligde attığı 14 gol ile geçen sene de olduğu gibi takımın en golcü ikinci ismi olmuştu. Sonraki sene ligi 19 gol ile bitirdi ve "Siyah Krampon" ödülünü ikinci kere kazandı. Aynı sezon içerisinde Westerhof'un  Njerya'sı Dünya Kupasına katılmaya hak kazanmış ve Amokachi'de Dünya Kupasında forma giyme şansı yakalamıştı. Dünya Kupası'nda gösterdiği performans ile dikkatleri üzerine çeken Amokachi Afrika'da "Yılın Futbolcusu" ödüllerinde üçüncü olarak Afrika'nın ulusal değerlerinden birisi haline geldi..

Artık Amokachi daha büyük takımların ilgilendiği bir futbolcuydu. Sezon sonunda üç ciddi teklif aldı. Everton, Roda JC ve Fulham takımları Amokachi'ye tekliflerini sunarken Orlando Pirates takımı daha önceleri almayı kafaya koyduğu oyuncu içn değişik bir teklif yaptı. Orlando Pirates takımı bir sezon boyuca ligde oynanacak maçlardan elde edilenhasılatın %50'sini Amokachi'ye vermeyi teklif etse de genç yetenek Everton kulübünün teklifini kabul ederek İngiltere'nin yolunu tutacaktır. Dönemin Everton teknik direktörü Joe Royle bu transfer için "Son yüz yılın en önemli transferi" diyecekti...

İngiliz kulübünde FA Cup şampiyonluğunu yaşayan Amokachi final maçında iki gol atarak kendisinden bahsettirmeyi yine başarıyordu. Everton kulübünün formasını giydiği 43 resmi maçta 10 gol atarak beklenenlerin çok altında bir performans gösterdi. Bu dönemde dizinden geçirdiği bir sakatlık futbolcunun 2 ay futboldan uzak kalmasına neden oldu.-Bu sakatlık daha sonraları nüks edecek v futbolu bırakmasına neden olacak-Takımın ligden düşmemeye oynaması ve oyun kurgusunun tamamen defansif bir yapıya sahip olması Amokachi'nin gol yollarında etkisiz kalmasına neden oldu ve sonun da transfer listesine koyuldu. 

Everton takımına resmi olarak iki transfer teklifi geldi bunlardan birisi Amokachi'nin amansız takipçisi Orlando Pirates diğeri ise Partizan'dı. Partizan ile anlaşmaya çok yaklaşıldığı bir dönemde Beşiktaş Amokachi için Everton takımının kapısını çaldı. Amokachi'nin Müslüman bir ülke olması nedeniyle Türkiye'yi seçmesi Beşiktaş ve kendisi için yeni bir sayfanın açılmasına sebeb teşkil edecekti...

İmza attığı ilk günden itibaren Beşiktaş taraftarının gönlünü feth eden Amokachi Türkiye Süper Ligi'ne 7-0'lık Van Spor maçı ile merhaba dedi. Bu maça çıkarken özel izin ile giydiği uzun şortu Türkiye'de bir ilk oldu, o güne kadar giyilen kısa şort bu başlangıç ile birlikte yavaş yavaş tarihe karıştı.O sezon Avrupa'da başarılı bir sezon geçiren Beşiktaş'ın oturmuş ilk onbirine girmekte zorlandı ve kendisini gösteremedi. Daha sonraki senelerde lig maçlarında gösterdiği tutuk performansın aksine kupalarda oldukça başarılı bir futbol sergileyerek 14 kupa maçında 29 gol atarak oldukça önemli bir performansa imza attı. Türkiye'de bulunduğu süre içerisinde sadece Lig kupasını göremedi. Ligde Beşiktaş forması ile çıktığı 78 maçta 20 gole imzasını attı. Everton forması giydiği dönemlerde dizinden yaşadığı sakatlığın nüks etmesi sonucunda uzun bir zaman forma giyemedi. Bir sezoniyileşmesi beklenildikten sonra kontratı karşılıklı olarak fesh edildi.

Beşiktaş döneminden sonra Manchester City takımı ile antrenmanlara çıktı fakat dizindeki sakatlıktan dolayı takıma katılamadı.1860 Münih takımının teknik direktörü W.Lorant'ın isteği üzerine Amokachi 1860 Münih takımına katıldı fakat iki ay sonra dizindeki sakatlığın futbol oynamasına mani olduğu yönündeki sağlık heyeti raporu gereği kontratı tek taraflı fesh edildi. Bu dönemde gerek Avrupa gerekse diğer kıtalardaki bir çok kulüp tarafından denenen bazıları ile kontrat imzalayan Amokachi hiç birisiyle maça çıkamadan takımdan ayrılmak zorunda kaldı. 

Sağlık problemleri nedeniyle hiç bir takımın oynatamadığı Amokachi futbolculuk devrini kapattı. Hollanda'ya giderek Teknik Direktörlük eğitimi aldıktan sonra Nijerya Olimpik Milli Takımı'nda koç olarak görev yapmaya başladı. 2005 senesinde ise Nijerya Milli Takım Teknik Direktörü ve eski milli oyuncu olan Augustine Eguavoen'nin talimatı gereği Milli Takım teknik heyetine dahil edildi. Bir sene sonra Nijerya U23 takımının başına getirildi. Bir sene sonra Alman teknik adam Berti Vogts'un Nijerya Milli Takımının başına gelmesi ile Amokachi Vogts'un yardımcılığına getirildi fakat kısa bir süre sonra Alman teknik adam ile tartışıp görevinden istifa etti. 2006 yılında Nijerya Premier Lig takımlarından Nasarawa United'da teknik direktörlüğe başladı. Ligi ikinci sırada bitirerek Afrika Şampiyonlar Ligi'ne katılmaya hak kazandı. Bir sene sonra yönetim ile ters düşüp istifa ettikten iki ay sonra Enyimba International F.C takımının başına geçti. Bir sene sonra Nijerya Milli Takım teknik direktörü olan  Shaibu Amodu'nun ricası üzerine Enyimba'dan istifa ederek  Amodu'nun yardımcılığını yapmaya başladı...

Amokachi günümüzde hala bu görevde bulunmaktadır. Yaşadığı sakatlıklar nedeniyle erken yaşta futbola veda eden Amokachi Türk futboluna kazandırdığı uzun şortu, sempatik tavırları ile her zaman gönüllerdeki yerini koruyacaktır. Yaşadığı talihsizlikler olmasaydı döneminin Drogba'sı olabilecekken bir anda futbolu bırakması bütün futbol sevenleri derin bir hüzüne sevk etmişti...


FA CUP YARI FİNAL MAÇI AMOKACHI'NIN IKI GOL ATTIĞI 4-1'LIK TOTTENHAM MAÇI

22 Aralık 2011 Perşembe

Brian Clough'u hatırlayan var mı?

Sanırım futbola gönül vermiş hemen hemen her insan FM adlı oyunu en azından bir kere dahi oynamıştır. Faal futbolun bir şekilde dışına atılmış insanlar için hayallerini yaşatacak yegane oyundur. İstediğiniz takımın başına geçer, kulüp yönetiminin izin verdiği ölçekte transferler yapar, kendi teknik kadronuzu kurar ve seçtiğiniz takım ile başarıdan başarıya koşma ümidi ile bazen bir gününüzü bile bu oyun için göz kırpmadan harcarsınız -hem de vaktin nasıl geçtiğini anlamadan- Bu oyuna ilk başlama veya menajerliğe ilk adım evresi atlatıldıktan sonra yaklaşık 3 4 FM yılı geçtikten sonra büyük camialarda görev almak, büyük topçularla başarılara ulaşmak keyif vermemeye başlar seçilen takımlar biraz daha küçülmeye başlar... -Espanyol, Napoli, Roma, Everton, Fulham, Kayseri Spor gibi- Orta ölçekli bu takımları yönetirken tüm tecrübe, bilgi orta konulur ilk sene lig üst sıralarda bitirilir bir kaç önemli transfer yapılır ve yeni sezona süper bir motivasyon ile girilir. İlk alınan yenilgi veya takımın 4 5 maç iyi gitmemesi "acaba takımı bıraksam mı?" sorularını birlikte getirir. Kimisi "emekli ol"ur kimisi de devam eder zamanla UEFA gibi Uluslararası çapta başarılara imza atılır ve nihayetinde bu evre de geçilmiştir...



Artık daha büyük hayaller peşinde ikinci hatta üçüncü liglerden takımlar seçilir ve ilk hedef  bu takımlara küme atlatmaktır. Serbest oyuncular aratılır ilk ismini bildiklerimize kontratlar önerilir -çoğu zaman özelliklerine, yaşına dahi bakmayız ilk defa küçük bir takım alıyorsak- onlardan sonra diğer bir kaç futbolcuya göz gezdirip doğru kiralamaya uygun topçulara bakılır. Seçilen takımın durumuna göre ligin zorluğuna göre takımın uyumu v.b. unsurlar başarının gelip gelmeyeceği hakkında birinci derecede önemlidir bazen bu başarı hiç gelmez bazen de zor ve meşakatli bir yolun nihayetinde ona ulaşırız. İşte bu takımlar ile elde edilen başarılar Barcelona'da Real Madrid'de Inter'de yaşamış olduğunuz başarılardan bin kat daha değerlidir sizin için.

Daha sonra ne mi olur? Oyun sıkar yeni bir sezon açılır -belki açılmaz- ve daha da küçük takımlar ile daha büyük hayallere adım atarız...

Aslın küçük takımlar ile büyük başarılara imza atma hayali sadece oyunlarda gerçek olmuyor. Futbol tarihi ikinci üçüncü lig hatta kasaba takımlarıyla inanılmaz başarılara imza atan teknik direktörler ile doludur. Bu hayalperestlerden günümüzde en çok tanınmış olanı hiç şüphe yoktur ki Brian Clough adındaki bir İngiliz'dir. Futbolun sadece popüler kısmı ile ilgilenenler bu futbol dahisini tanımayacaklardır. Trilyonlar harcanarak oluşturulan takımlar ile şampiyonluk yaşayan teknik direktörlerin ne kadar büyük adamlar oldukları aslında dahi oldukları aylarca yazılıp çizilirken Derby ve Nottingham Forest gibi kendi döneminde birer kasaba takımı olan bu kulüpler ile Avrupa'da inanılmaz başarılara imza atmış İngiltere Premier Lig'de şampiyonluk yaşamış olan Brian Clough'un esamesi bir gün olsun dahi okunmaz... Peki kimdir bu futbol dahisi?

Ansiklopedik bilgilerini kısa bir şekilde verecek olursak; 1935 senesinde İngiltere'de dünyaya gelmiştir.İngiltere'nin Kuzeyinde bulunan Middlesbrough şehrinde dünyaya geldikten sonra futbola merak sarmış ve arkadaşları ile okul takımında oynarken  Billingham Synthonia FC takımı teknik direktörü tarafından keşfedilip takıma alınmıştır. Kısa bir süre sonra Billingham Synthonia FC ile Gateshead, Takımları arasında oynanan maçı izleyen dönemin Middlesbrough scoutlarından Tim McCarty tarafından beğenilmiş ve takıma kazandırılmıştır. 17 Eylül 1955'Te Barnsley FC'ye karşı oynadığı maç kariyerindeki ilk resmi maç olarak kayıtlara geçecek ve üç sezon boyunca takımının en çok gol atan futbolcusu olma özelliğini elinde bulunduracaktır ve bu üç sezonda takımının lig tarihinde en çok gol atan üçüncü futbolcusu olarak tarihe geçecektir. (197 Gol) Takım kaptanı ve teknik direktörü ile kavga ettikten sonra 1961 senesinde çok sevdiği Middlesbrough’dan ayrılarak Sunderland AFC’ ile kontrat imzaladı. Sunderland’de de gollerini devam ettirerek 61 maçta 54 gol atarak oldukça başarılı bir grafik sağladı. 1962'de Bury FC ile oynanan maçta rakip takım kalecisi Chris Harker ile çarpışarak(!) dizinden sakatlandı 3 yıla yakın dizinden bir dizi ameliyat olduktan sonra faal futbol hayatını noktaladı. Sunderland takımı bir süre sonra koçluk teklifi ile Clough’un kapısını çaldığında aldıkları cevap olumlu oldu ve 1965 senesinde Clough futbola geri döndü.


 Yaklaşık 6 ay sonra  Hartlepools United takımı Clough’a teknik direktörlük teklifinde bulundu O’nun da bu teklifi kabul etmesi ile birlikte 30 yaşında İngiltere’nin en genç teknik direktörü ünvanını kazanarak çalışmalarına başladı. Peter Taylor ile bu dönemde tanıştı ve O’nu yardımcılığına getirdi. İki yıl boyunca görev yaptığı Hartlepools United takımı ile kayda değer bir başarı sağlayamayan Clough 1 Haziran 1967’de Derby United’dan gelen teklifi kabul etti. Bu olay Clough’un hayatının kırılma anıdır. Artık Clough efsane olma yolunda ilerlemeye başlamıştır. Derby’nin başında çıktığı ilk 8 maçta sadece 3 galibiyet alabilmişken sonraki zamanlarda takım rayına oturmuş ve hiç beklenmedik bir şekilde ligi şampiyon olarak tamamlamıştır. Clough bu sene en başarılı ve en genç teknik direktör ödüllerini kazanarak ülke çapında tanınır bir hale gelmişti. Derby United Premier ligde beklenmedik bir şekilde üst sıralar için mücadele etmeye başladığında spor yazarlarının ortak kanısı bu başarılı performansın kısa vadeli olacağı yönündeydi ama yanıldılar. 1971-1972 sezonunda Leeds United ile girdiği amansız mücadeleyi Leeds’in son maçını kaybetmesiyle kazanarak takım tarihinde ilk defa Premier Lig şampiyonluğunu kazandırdı. Bir önceki sene kazanılan Watney Cup ve aynı sene içerisinde kazanılan FA Cup şampiyonlukları Clough’u İngiltere’nin en çok konuşulan teknik direktörü haline getirdi… Bu başarıdan bir sene sonra Avrupa’da da oldukça başarılı sonuçlar alan Clough’un Derby’si Şampiyon Kulüpler Kupasında çeyrek finalde Juventus’a 3-1 yenilerek kupadan elendi. Bu maçtan sonra yeni transferler ve maaşında artış talep eden Clough’un yönetimle arası açıldı ve bir televizyon konuşmasında Derby yönetimini cimrilik ve amatörlük ile suçladıktan sonra takımdan yardımcısı ve en yakın arkadaşı Peter Taylor ile  kovuldu.. 


 Bu ayrılıktan bir ay sonra Brighton & Hove Albion FC takımının başına geçti. Peter Taylor’u yardımcılığına getirdi. Clough Brighton’da kötü bir sezon geçirdi ve takımı üçüncü lig içerisinde 19. Sıraya kadar geriletti. Sezon sonun da Brighton bir takım talepler ile yeni bir sözleşme önerdi fakat Clough bu taleplerin kendisini kısıtlayacağını düşünerek reddetti ve 1977’de takımdan ayrıldı. Taylor ise onun yerine teknik direktörlüğe getirildi.


Bu arada tarihinin en parıltılı dönemini yaşayan Leeds United takımının teknik direktörü  Don Revie görevini milli takımı çalıştırmak için bıraktı. Revie’nin de referansı ile Clough Leeds United’ın başına geçti. Fakat Leeds United’da da oldukça başarısız oldu ve 44 gün sonunda takımdan kovuldu…

Derby’den sonra hiçbir takımda bir başarı sağlayamayan Clough 6 Ocak 1975 senesinde İngiltere ikinci liginde mücadele eden Nottingham Forest ile anlaştı. Nottingham yönetimi Taylor’u yardımcı koç olarak takıma kattı ve Clough ve Taylor ikilisi yine buluştu. Daha sonraları tekrar kavga ederek ayrılacak olan bu efsane ikilinin yönettiği Nottingham Forest ligi 52 puan toplayarak kapattıktan sonra play-offlara katılarak bir üst lige terfi etti. Bu Nottigham Forest efsanesinin başlangıcıydı. Premier Lig’deki ilk senesinde kendi taraftarı dahi ihtimal vermiyorken Liverpool takımına tam yedi puan fark atarak takımın tarihinde ilk ve tek şampiyonluk kupasını müzesine götürmüş oldu. 



O sezon Premier Ligin en başarılı teknik adamı ödülünü kazandı. 26 Kasım 1977 ile 9 Aralık 1978 tarihleri arasında oynadığı 42 lig maçında yenilgi almaması İngiltere Lig tarihine ve Nottigham Forest tarihine geçti. Artık Clough yaşayan en iyi teknik direktörler arasında gösteriliyor BBC’de belgeselleri yayınlanıyordu. Sonraki sezonda Premier Lig Şampiyonluğu kaybedilmiş olsa da Community Shield ve İngiltere Lig Kupası kazanılmış ve daha da önemlisi  Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Malmö FF devrilerek kupa kazanılmıştı.  Bütün bu başarılar Clough’lu Nottingham Forest’a yetmemiş aynı sezonun yaz ayında UEFA Super Cup’ta Barcelona 2-1’lik bir skor ile devrilerek Avrupa’nın en büyüğü olunmuştu. Artık Clough bir efsaneydi, şehirde heykelleri hatta kendi ismini taşıyan stadyumu vardı. Sonraki sezonda ise lig beşinci sırada bitirilirken geçen sezon kazanılan Şampiyon Kulüpler Kupası’nda başarı tekrarlanıyordu. Almanların güçlü Hamburger takımı 1-0 ile geçilirken Clough’lu Nottingham Forest Avrupa’da ki son başarısını yaşıyordu…

Bundan sonraki seneler de Nottingham Avrupa’da eskisine nazaran bir başarı gösteremedi Lig Şampiyonluğu yarışında da pek bir etki gösteremedi. 1988-89 senesinde kazanılan Lig Kupası ve 1989-1990 senesinde FA Cup ikinciliği Clough’un o sezondan sonra kazandığı başarılar olarak tarihe geçti.

Takımdaki yıldız oyuncuların ayrılması Clough’un Taylor ile tartışıp Taylor’un takımdan asyrılması takkımda yaşanan maddi problemlerin etkisi ile başlayan gerileme süreci 1992–93 sezonunda zirveye ulatı ve
Nottingham Premier lige veda etmi… 16 sene önce Premier lige çıkarttığı takımın tekrar alt lige düşmesinin bütün nedeninin kendisi olduğunu açıklayan Clough takımdan istifa etti. Daha sonra da hiçbir takım ile çalışmadı…

20 Eylül 2004 senesinde mide kanseri nedeni 69 yaşında hayata gözlerini kapayan Clough mazisinde 2 Premier Lig Şampiyonluğu, 2 Şampiyon Kulüpler Kupası, 1 UEFA Super Kupası, 4 İngiltere Lig Kupası, 1 İngiltere Birinci Lig (Championship) Şampiyonluğu ve 1 tane de Community Shield kupası kazanarak büyük bir teknik direktör olduğunu herkese kabul ettirmişti.

Clough’un asıl başarısı birinci hatta ikinci lig takımları ile bu başarıları sağlamasıydı. Bu yazıyı okuduktan sonra FM’yi hala büyük takımlarla mı oynayacaksınız?